Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, devlet televizyonu TRT de TRT-6 adiyla Kürtlere Kürtçe yayin yapmak üzere bir kanal tahsis etti. Kürtçe programlarin yapildigi, haberlerin Kürtçe verildigi, Kürtçe filmlerin oynatildigi bir kanal. Hiç süphe yok ki bu kanal, Kürt dilinin gelismesine hizmet edecektir.
Peki, bizim dilimiz Zazaca ne olacak?
Dilimiz Zazaca (Kirmancki, Kirdki, Dimilki) ile neden program yapilmiyor? Çünkü bu kanal yani TRT-6 Kürtlere ve Kürt dili olan Kürtçeye (Kurmanci) tahsis edilmistir. Kanalin koordinatörü Sinan Ilhan bir Kürt. Dogal olarak programlari, heberleri, filmleri Kürtçe ile olacaktir. Burda anormal bir durum yoktur.
Dogal olmayan nedir?
Dogal olmayan, bu kanalin Zazaca yayin yapmamsi degil, TC hükümetinin ayrimcilik yapmasi ve ülkesinde yasayan Zaza, Laz, Çerkez (Abaza), Rum, Ermeni, Asuri (Süryani, Nasturi, Keldani) gibi halklara haksizlikta bulunmasidir. Bunun nedeni de açiktir. Hükümet ve iktidar partisi AKP, Kürtlerin diger halklara göre daha büyük bir potansiyele sahip oldugunu biliyor. Zazalar basta olmak üzere diger etnik gruplarin örgütsüz ve gerekli olanaklardan yoksun oldugunu görüyor. Bu durumdan istifade ederek Kürtlerin oylarini almak ve DTP’nin etkinligini kirmak için Kürtçe Tv yayinini bir koz olarak ortaya sürmüstür.
Halbuki hükümet, eger ayrimci davranmasaydi, yapmasi gereken, mecliste kabul edilen yasa geregi, ülkede yasayan bütün halklara, farkli bütün etnik ve kültürel topluluklara esit yaklasmasiydi. Diyelim ki, Kürtçe yayin için Kürtlere bir kanal tahsis ediliyorsa, ihtiyaci olan diger halklara da birer kanalin ayrilmasi gerekir.
Anadilde yayin ihtiyaci olan bu halklarin basinda Zaza, Laz, Çerkez, Asuri gibi halklar gelmektedir. Diger halklarin, örnegin Araplarin, Rumlarin ve Ermenilerin ihtiyaci ve talebi var mi? Varsa bunlarindan da bu haktan yararlanmasi gerekir.
Üstelik Zazalarin bir degil, iki ayri kanala ihtiyaci var. Çünkü Zazalar içinde, birbirinden oldukça farkli iki büyük diyalekt konusulmaktadir. Bu halk, tipki Kürtler ve Türkler gibi, Islam içindeki bölünmeye paralel olarak Alevi ve Sünni olarak ikiye ayrilmistir. Okullari ve son yillara kadar yazili edebiyatlarinin olmayisi ve ortak iktisadi yasam kosullarinin zayifligi yüzünden birbiri ile iliskilerinin kopuklugu neticesinde farkli lehçeler kullanmaktadirlar ki, bu da anlasmada problemler yaratmaktadir. Yine de Zazaca’ya tahsis edilmis bir kanal olursa, her iki tarafin kendi aralarinda anlasacaklarini saniyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti, imzalamis oldugu uluslararasi anlasmalara uymak ve gereklerini yerine getirmek zorundadir. Zazalar, TC sinirlari içerisinde yasayan yerli bir azinliktir ve TC vatandaslarinin sahip oldugu bütün haklardan kendileri de yararlanmak isterler. Bu haklarin basinda ise, kendi dilini ve kültürünü yasatmak ve gelistirmek gelmektedir.
“BIRLESMIS MILLETLER ULUSAL VEYA ETNIK, DINSEL VEYA DILSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KISILERIN HAKLARINA DAIR BILDIRI“ de
sunlar yazilidir:
“Madde 4:
1. Devletler gerektiginde, azinlik mensubu kisilerin, hiçbir ayrimciliga maruz kalmaksizin ve yasalar önünde tam bir esitlik içinde, insan haklarindan ve temel özgürlüklerden tam ve etkin bir sekilde yararlanmalarini güvence altina alacak tedbirler almakla yükümlüdürler.
2. Devletler, (ulusal hukuku ihlal eden ve uluslararasi standartlara aykiri olan bazi özel durumlar hariç), azinlik mensubu kisilerin kendi özelliklerini ifade etmeleri ve kendi kültürlerini, dillerini, dinlerini, gelenek ve göreneklerini gelistirebilmeleri için uygun kosullari yaratacak tedbirler alacaklardir.
3. Devletler, azinlik mensubu kisilerin, uygun durumlarda, anadillerini ögrenmeleri veya ana dillerinde ögrenim görmeleri için yeterli olanaklari yaratacak uygun tedbirleri almalidirlar.
4. Devletler, uygun durumlarda, kendi sinirlari içerisindeki azinliklarin tarih, gelenek, dil ve kültürleri konusundaki bilgilerini tesvik amaciyla, egitim alaninda uygun tedbirler almalidirlar. Azinlik mensubu kisiler, topluma ait tüm bilgilere ulasabilecek yeterli olanaklara sahip olmalidirlar.
5. Devletler, azinlik mensubu kisilerin, ülkenin ekonomik gelisme ve kalkinma sürecine tam katilimini saglayici nitelikte uygun tedbirler düsünmelidirler”(¹).
Görüldügü gibi TC devleti, televizyonlarda sadece yayin hakki vermek zorunda degil, ayni zamanda ve daha da önemlisi, bu yayinlarin gerçeklesebilmesi için gerekli tedbirleri almak ve uygun sartlari da yaratmak zorundadir. Bunun için yayin yapabilecek elemanlarin yetistirilmesi ve gerekli imkanlarin saglanmasi gerekmektedir. Daha da önemlisi, dilimizin yasatilmasi ve gelistirilmesi için uygun sartlarin yaratilmasi ve gerekli tedbirlerin alinmasi gerekmektedir. Bunun yolu ise anadilde egitimin çocuk yuvalarinda baslayacak sekilde, okullarda ögretilmesinden ve üniversite düzeyinde kürsü ve enstitülerin olusturulmasindan geçer.
Çok sey mi istiyoruz? Ya da gerçeklesmesi imkansiz seyler mi istiyoruz?
Hiç sanmiyorum. Zazalar, yaklasik bes milyonluk bir halktir ve her TC vatandasi gibi, bütün vatandaslik görevlerini yerine getirmektedir. Eger, yerine getirilmeyen bir görev varsa, buyursun devlet ve hükümet yetkilileri açiklasin. Peki, bütün vatandaslik görevlerini eksiksiz yerine getiren bir halkin, TC vatandasi olan bir Türk’ün sahip oldugu haklara sahip olmasini istemesi, en dogal hakki degil midir? Türk olarak dogmadigimiz için suçlu muyuz? TC devletinin yetkilileri ve en basta TC hükümeti ve basbakani bu soruya cevap vermek ve haklarimizin gereklerini yerine getirmek zorunda degil mi?